Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır.
Hayvan Çiftliği, George Orwell tarafından kaleme alınan 1940’lardaki reel sosyalizmi eleştiren, alegorik ve politik bir taşlamadır. Bir solukta okunabilen bu kısa roman İngiltere’de bir çiftlikte geçmektedir. Başlarındaki Koca Reis öldükten sonra çiftliğin insanlar tarafından yönetilmesi ve hayvanlara eziyet etmeleri gerekçesiyle isyan eden hayvanlar, çiftliğin sahibi Bay Jones’u kovarlar ve çiftliği ele geçirirler. Beylik Çiftliği olan çiftliğin adı ayaklanma sonrasında Hayvan Çiftliği adını alır. Buradaki ayaklanma büyük oranda 1917 Ekim Devrimi’ni, vefat eden Koca Reis ise Vladimir Lenin ve Karl Marx’ı simgeler. Kitapta bahsedilen diğer hayvanlar da tarih sahnesinde yer alan ya da yer almış olan gerçek karakterleri simgelerler.
Temelde Fabl olarak kurgulanan Hayvan Çiftliği, Orwell’in ilk romanı değildi ancak onun popüler olmasını sağlayan ilk eseriydi. Ne yazık ki kitabın üne kavuşmasından sonra maddi sıkıntıları sona erse de, verem hastalığı yaşamının son döneminde rahat etmesine imkan vermemiştir. Hayvan Çiftliği, kitapta söylendiği gibi ‘korkunç sona sahip bir peri masalı’ niteliğindedir. Elias Canetti’nin işaret ettiği gibi, hayvanlar düş gücümüzü oluşturduğu için, onlarla bir şeyi anlatmak epey kolaylaşıyordu. Bu sayede George Orwell, kitaba siyasi göndermeleri katmış, eşitlik ve hiyerarşi gibi kavramları son derece açık bir anlatımla yansıtmayı başarmıştır.
Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar daha eşittir
Hiç şüphesiz orijinal versiyonu Roma imparatorluğu döneminde ‘eşitler arasında birinci’ sıfatıyla imparatorları belirtmek için kullanılan bu söz, kitapta iyi niyetle başlayıp yine dönüp dolaşıp tiranlıkla noktalanan o kısır döngü sürecini anlatır.
İnsanlık tarihindeki ortak olgulara ışık tutması bakımından çağdaş klasikler arasında gösterilen ve en çok okunan kitaplar arasında yer alan Hayvan Çiftliği’ni okumak için o kadar birçok sebebin var.
1. Tarihten Çıkarılan Bir Ders Niteliğinde Olması
Hayvan Çiftliği, gücün kısıtlanmadığı, düzenlenmediği, ölçülemediği ve dizginlenmediği durumlarda, toplumları faciaya sürükleyeceği hakkında sembolik bir uyarıdır aynı zamanda. Kitaptaki alegoriler tamamen hayal ürünü değildirler ve tüm bu metaforlar ilgililerin yanı sıra edebiyat eleştirmenlerine göre, büyük oranda 1917 Ekim Devrimi’nden esinlenmiştir.
Elbette George Orwell sadece bir ülke ya da devrimi esas almıyor. Totaliter rejimlerin genel özelliklerinden dem vuruyor. Aslında kitabı zihninde şekillendirdiği dönem İspanya İç Savaşı’na denk gelir. Yazar bu alegorileri üretirken, kendisinin bizzat gördüğü ya da görmediği birçok devrimin, devrimin ardından kurulan hükümetlerin tavrının ortak noktasını yakalamış.
2. Son Derece Kısa Olması
Kimi okurlar yüzlerce sayfa süren uzun kitaplara temkinli yaklaşırlar. Hayvan Çiftliği uzun kitaplardan sıkılan veya bu kitaplara karşı önyargılı olan kitapseverler için ideal. Az ve öz bir kurgu işleyişine sahip olan eseri, bir solukta okunabilecek bir roman. Bu kadar kısa bir kitabın içerisine sığdırdığı mesajların bu denli yoğun olması, etkileyici bir eser ortaya çıkarmak için yüzlerce sayfa yazmanın gerekmediğinin kanıtı. Kitapta öyle vurucu cümleler çıkar ki karşımıza, bazen birkaç cümlenin dahi binlerce sayfaya bedel olduğunu anlarız.
3. Birçok Baskı ve Yasaklamaya Maruz Kalması
Hayvan Çiftliği’nin yayımlanma ve insanlar arasında yaygınlaşması aslında oldukça çalkantılıdır. Bir Rus casusunun kitabın yayınlanmasını engellemeye çalışması, Sovyetler ve Doğu Bloku ülkelerinde yasaklanması, Küba, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuzey Kore ülkelerinde de aynı şekilde yasaklanmış olması… Birçok insan esere yönelik bu görmezden gelme, reddetme ve yasaklama ataklarının nedenini merak edebilir ve böylesi tuhaf durumlara yol açan kitabı okumak konusunda daha fazla istek duyabilir.
4. Yazım Bütünlüğünün Olması
Kitaptaki olayların birbiri ardına gelmesi, tutarlılığı, bütünlüğü ve tüm bunların mesaj verme kaygısıyla işlenip okura sunulması kitabı ayrı bir yerde konumlandırıyor. Bazı kitapların konusu veya vermeye çalıştığı mesajlar, değerli ve anlamlı olsa da bütünlüklü bir kurguyla kaleme alınmamış olmaları nedeniyle okuması zor olabilir. Çağdaş klasikler arasında yerini alan ve birçok dönemin ortak sorunlarına ışık tutan bir eserin, tüm öğeleriyle tutarlı olmaması beklenemezdi.
5. Anlaşılırlığı ve Herkese Hitap Etmesi
Kitabın bir çocuk romanı gibi yazılması tesadüf mü bilmiyoruz ama Orwell’in kendisini şöhrete kavuşturan ilk eser olan Hayvan Çiftliği’nde halk diline uzak, elit ve ağdalı bir üsluptan kaçındığını görmek mümkün. Eserdeki cümleler ve ilişkiler son derece basit, anlaşılır, kolayca hatırlanabilir bir şekilde yazılmış. Öyle görünüyor ki yazarın yalın dili, kitabın birçok ülkede çok okunan kitaplar arasına girmesini sağlamış.
6. Bilinen Bazı Yazarları Etkilemesi
Edebiyat alanında büyük yazarların, tıpkı kendileri gibi bir döneme damgasını vuran yazarlardan ve onların eserlerinden etkilenmeleri mümkündür. Orwell, eserini kaleme almasının üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen hala başka yazarlara ışık olmaya devam ediyor. Eser Margaret Atwood, CS Lewis gibi yazarları etkiledi. Çocukluklarında bu kitapla tanışan yazarlar, eserin içeriğinden bir hayli etkilendiler. Orwell’in sadece bu kitapla bile İngiliz edebiyatına ve bu şablona dahil edilen yazarların edebi yaşantısına birçok açıdan damga vurduğu söylenebilir.
7. Başka Türlerde Yapıt Veren Sanatçıları Etkilemesi
Bir eserin değerini belirleyen en önemli kıstaslardan biri de, kendi türünde ve diğer sanat dallarında iz bırakabilmiş olmasıdır. Eser dünyaca ünlü rock grubu Pink Floyd’un çok tutulan Animals albümüne ilham kaynağı olmuştur. Bu albümde kullanılan Domuzlar (Pigs) sembolü, çıktığı günden bu yana birçok kişi tarafından ya etkileyici bulunmuş ya da eleştiri yağmuruna tutulmuştur. İki uçta tepkilere neden olması ve başka sanat dallarındaki sanatçıları da etkilemesi, Orwell’ın ne kadar yerinde bir seçim yaptığının göstergesi gibi duruyor.
8. Eserin Yazım Tarzı
Mecazi bir dilin hakim olduğu Hayvan Çiftliği, Fabl tarzı ile yazılmıştır. Fabl hayvanlara, onlara ait olmayan insani özelliklerin yüklendiği sanattır. Bu tür anlatılarda, hayvanlar üzerinden bir yaşam dersi vermek ve insanları zihinsel anlamda zorlamadan düşündürmek amaçlanır. Fabl sayesinde daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşılabilir.
Usta yazar George Orwell, Fabl tarzını oldukça iyi kullanmış ve alegorilerle eseri süslemiştir. Böylece kitabın vermeye çalıştığı ahlaki ve etik mesajlar sıkıcı olmaktan çıkmış, herkesin rahatça okuyabileceği bir şekilde ifade edilmiştir. George Orwell’ın dönemin Rusya’sındaki mevcut durumu kavramamızı sağlamak amacıyla özellikle bir çiftliği seçmiş olması etkileyici değil mi?
Okunması Gereken KitaplarRoman