Ahmet Ümit’i bilenler ve okuyanlar, onun tarihi bilgilerden ve hakikatlerden esinlendiği polisiye türündeki romanlarının kaliteli içeriğinden haberdardır. Polisiye türünde, suçun doğasına inmeye çalışan ve birçok kişinin yaptığı gibi bunu kuru kuruya bir bulmaca çözme veya kovalamaca şeklinde değil, folklorik veriler ve psikolojik gerçeklere dayandıran yazarın kitaplarını bilmeyen yoktur.

Kayıp Tanrılar Ülkesi yazarın son çıkan romanı ve tüm tazeliğiyle okuru büyülü dünyasına çeken bir eser. Kitapta Ahmet Ümit, yine bir cinayet üzerinden kurgusunu üretiyor. Bütün olaylar silsilesi Berlin’de işlenen gizemli bir cinayetle başlıyor. Cinayete kurban giden kişi Cemal Ölmez adında kabiliyetli bir ressam ve yazılım mühendisi. Cemal’in büyük büyük babası geçmişte Bergama bölgesinde bulunan antik kentin gün yüzüne çıkarılmasında görev almış. Gizemli katil, Cemal’i Yunan mitolojisindeki Zeus’a adak adar gibi, kalbini yerinden çıkararak canice katletmiş. Aynı aileden iki erkeğin de öldürülmesiyle, iyice Arap saçına dönen bu olayların açığa çıkarılmasına yönelik girişimler kitabın temposunu her sayfada artırıyor. Cemal Ölmez’in öldürülüş biçimi ise mitoloji ve tarih bilgisi göz önüne alınmaksızın açığa çıkamayacağı için, sürekli bu kaynaklara başvuruluyor, bu kaynaklara göndermeler yapılıyor ve geri dönüşler gerçekleşiyor. Bu da kitabın içeriğini zenginleştiren başlıca etken halini alıyor. Böylece okur, yalnızca polisiye okumuş olmuyor, aynı zamanda adeta bir tarih belgeseli seyretmiş, birkaç ülkeyi gezmiş gibi oluyor.
1. Mitolojik Zenginlik

Tarih boyunca mitolojik unsurlar, mitler, insanlığın hafızasının bel kemiğini oluşturmuşlar, nesilden nesile aktarılan deneyime ve doğal sezgiye dayalı bilginin taşınmasında başlıca rolü oynamışlardır. Halk bilimcilerin ve kültürel antropologların hemen hemen hepsi mitolojinin basitçe ‘gerçek dışı olay’ sayılmasına karşı çıkmışlardır. Neticede masal ya da mit deyimi, yanlış bir biçimde ‘gerçek olmayan’ anlamında kullanılıyor. Bu anlam aşınmasını bir kenara bırakırsak sonuçta, mitolojiler, tıpkı masallar gibi düş gücümüzü artıran, yoğunlaştıran hazinelerdir. Kayıp Tanrılar Ülkesi’nde bu hazinenin bolca kullanıldığı görülebiliyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi isimli eserde Yıldız ismini taşıyan bir başkomiserin cinayetleri ustaca bir Tanrı vergisi yetenekle çözdüğü sürece tanıklık ediyoruz. Bu süreçte mitoloji, polisiye, arkeoloji, birçok olgu ve bilgi havuzu iç içe geçiyor, birbirini tamamlıyor ve bir bütünlük oluşturuyor. Berlin’den Bergama’ya uzanan serüvende, aranıp bulunan cesetlerde mitolojik mesajlar bulunuyor. Mitoloji 101 dersi almak isteyen biri için Kayıp Tanrılar Ülkesi, neden uygun bir başlangıç olmasın?
2. Farklı Türlerin Sentezi
Farklı türlerin kucaklaştırılması özellikle 20. yüzyılda ve modern edebiyatta ivme kazandı. Birden fazla türün bir arada nefes almasının avantajı hem her renkten okura seslenebilmek hem de anlatım gücünü ve içeriğini bir üst perdeye taşıyabilmektir. En nihayetinde, gerek birden fazla tür sevenler gerekse türlerin birbirini tamamlamasından hoşnut olanlar için bu kitap tam da beklenen fırsat.
3. Farklı Uygarlıkların Sentezi
Berlin’den Bergama’ya, aynı zamanda Antik Yunan uygarlığına uğrayan kitapta, birbirlerine uzak sanılmasına karşın özünde birbirine yakın, içten içe, gizliden gizliye birbirlerine dayanan kültürler buluşturuluyor. Haliyle bu durum romana ayrı bir nitelik ve ifade gücü katıyor. An geliyor Yunan mitolojisinden öğeler sunuluyor ve işleniyor, an geliyor Bergama’nın kültürel mirasına temas ediliyor…
4. Akıcı Bir Üslup
Ahmet Ümit’in daha önceki kitaplarını okuyanların yakından bildiği üzere, yazarın son derece kaygan ve anlaşılır bir üslubu var. Bu edebi üslup onun konu bakımından sürükleyici hikayelerine harici bir heyecan katıyor. Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksın.
5. Ters Köşe ve Kuşkular
Bir polisiye romanın okuru kendine bağlayan en önemli özelliklerinden birisi, hiç şüphesiz ters köşeler, yani plot twist meselesidir. Ahmet Ümit’in bu romanında, tıpkı öncekilerde olduğu gibi okuru şaşırtan ters köşeler ve beklenmedik, ani gelişen ve önceden kestirilemeyen olaylar bulunuyor. Polisiye romanlarındaki bir diğer vazgeçilmez unsur olan, katilin kim olduğunu düşündüren kuşku da romanda ustalıkla işleniyor, okura yansıtılabiliyor.
6. Politik Şifre ve Deşifreler
Politik mesajlar ve gündelik gerçek, hayatın içinden birtakım gerçeklikleri romanının satırlarına ve tabir-i caizse satır aralarına taşıyor. Neo-Naziler, ırkçılık, zenofobi gibi negatif durumların gerçek yüzü öne çıkarılıyor
Ülkemizde polisiye edebiyat denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan usta yazar Ahmet Ümit‘in Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabının yanı sıra, her biri seni maceradan maceraya sürükleyecek diğer kitaplarına da Storytel üzerinden ulaşabilir, bu kitapları ister sesli kitap olarak dinleyebilir, ister e-kitap olarak okuyabilirsin.
E-kitapSesli Kitap