Mario Puzo Kimdir?
Amerikalı yazar Mario Francis Puzo 15 Ekim 1920 – 2 Temmuz 1999 yılları arasında yaşadı. Yazar, İtalyan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak New York’ta hayata gözlerini açtı. Henüz 12 yaşındayken babası şizofreni nedeniyle Pilgrim Devlet Hastanesi’ne yatırıldı. Annesi, Puzo ile yedi çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kaldı. Yazar bu şartlarda ve böyle bir ailede büyürken ileride eserlerini yazabilecek temeli edinmiş oldu.
Mario Puzo, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’daki ABD Ordusu Hava Kuvvetleri’nde görevliydi. Daha sonra City College of New York’ta eğitim gördü. Ardından kendisinin hayat arkadaşı ve velinimeti olacak olan Erika ile evlendi. Puzo ve Erika’nın beş çocukları oldu ancak Erika 57 yaşında meme kanserinden yaşamını yitirdi.
Puzo, yazarlığının yanı sıra senarist ve gazeteci yönleriyle de ön plana çıkmayı başarmış bir isim. İtalyan-Amerikan mafyası ve Sicilya mafyası hakkında suç romanları yazarak büyük bir üne kavuşan yazarın isminden en çok söz ettiren kitabı elbette Türkçe’ye Baba olarak çevrilen The Godfather isimli eseri oldu.
1978’deki Superman filminin ve 1980’deki aynı filmin devam niteliğindeki yapımın senaryolarını da yazan yazarın son eseri ise 2001 yılında kendisinin vefatından sonra yayımlanan The Family olmuştur.
Bir Magnum Opus: Baba Eseri
Baba, sen yanımda kal ve ölüm meleğini karşılamama yardım et. Belki de benim yanımda seni görünce korkar da beni rahat bırakır. Ya da belki sen ona bir iki çift laf söyleyip torpil yaptırırsın, ha ne dersin? Neticede ikiniz kan kardeşisiniz.
Mario Puzo’nun en ünlü eseri, Baba (The Godfather), ilk olarak 1969 yılında yayımlandı. Eserin bu noktaya gelmesi yazarın düş gücünün zenginliğine ek olarak gazetecilik yaptığı dönemde mafya örgütleri ile ilgili olarak tuttuğu notlara dayanır. Baba’ya kadar yazdığı eserlerde aynı başarıyı yakalayamasa da yazarın bu eseriyle aldığı olumlu eleştiriler, onu artık kitlelere hitap etmeyi başaran bir yazar haline getirdi.
Eserin başarısından sonra Larry King ile yaptığı bir röportajda Mario Puzo, bu kitabı kaleme alırken esas motivasyonunun para kazanmak olduğunu dile getirdi. Ne de olsa yazar beş çocuğa bakmakla yükümlü bir devlet memuruydu. Eser, New York Times’ın En Çok Satanlar Listesi’ndeki yerini aylarca korudu.
Kitap öyle bir yankı uyandırmıştı ki bu durum usta yönetmen Francis Ford Coppola’nın gözünden kaçmadı. Coppola, kitabı daha sonra bir üçleme olarak sinema tarihine geçecek efsanevi seri The Godfather filmine dönüştürdü. Film sayesinde Puzo, En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar da dahil olmak üzere 11 Akademi Ödülüne aday gösterildi. Yazar, bu adaylıkların üçüyle ödüllendirildi. Francis Ford Coppola ve Mario Puzo bir araya gelerek filmin devamı niteliğindeki The Godfather Part II ve The Godfather Part III yapımlarının senaryo yazımında iş birliği yaptı.
Eserin Konusu ve Atmosferi
Şimdi karşıma geçmiş, “Don Corleone, bana adaleti sağla” diyorsun. Üstelik bunu derken bile şu kadarcık saygı göstermiyorsun. Bana kendi dostluğunu yine sunmuyorsun. Benim kızımın düğün günü evime gelip benden cinayet işlememi istiyor ve diyorsun ki: “Parası neyse ödemeye hazırım.” Bana bu kadar büyük saygısızlık etmen için ben sana ne yapmış olabilirim?
Baba, ABD‘ye yerleşmiş Don Vito Corleone isimli bir mafya babasının 1945 ila 1955 yılları arasındaki hayatı üzerinden Sicilyalı bir Mafya ailesinin hikâyesine odaklanır. Vito Corleone’nin çocukluktan yetişkinliğe kadar hayatının incelendiği eserin çarpıcı düzeyde gerçekçi anlatımı onu özel kılan gerekçelerin başında gelir.
Eser, polisiye romanların sevilmeyen adamları olan suçluların gözünden bizi dünyayı görmeye sevk etmeyi başarır. Mario Puzo’nun romanında incelikle dokuduğu bu strateji geleneksel doğru ve yanlış tanımının bir nevi ters yüz edilmesidir. Roman, bunu yaparken gangster tanımına yeni bir bakış açısı getirmeyi de başarır.
Puzo’nun Corleone ailesiyle İtalyan-Amerikan göçmen kültürüne odaklanırken Amerika kanunlarına karşı gelen adama dair bir resim de sunar. İşte bu resim kahraman ve kötü adam arasındaki keskin ayrıma adeta çizik atar. Hayatın siyah veya beyaz olmadığını, bunun yerine gri tonlar taşıdığını gösterir. Sonuç olarak eser, anti-kahramanın da kendince haklı motivasyonları olduğunu gözler önüne serer.
Kitapta bazı ilginç ayrıntılar da mevcut. Baba Vito Corleone’nin soyadı Sicilya’nın Corleone şehrinden gelir. Corleone’nin annesinin kızlık soyadı Corigliano da yeraltı faaliyetleriyle meşhur Corigliano Calabro şehrinden gelir. Vito ayrıca ünlü bir şarkıcı ve film yıldızı Johnny Fontane’in de vaftiz babasıdır.
Baba, popüler kültüre daha ziyade film üçlemesi olarak girmiş olsa da, roman gangster kültürüne dair unutulmaz ifadeler taşır. Eser, “Ona reddedemeyeceği bir teklifte bulunacağım”, ” Evrak çantalı bir avukat yüzden fazla silahlı adamı çalabilir” gibi efsanevi sözleri ile hala toplumsal hafızamızdaki yerini korumaya devam ediyor. Puzo’nun İtalyan kökenli Amerikalılara dair çarpıcı tasvirleriyle akıllara kazınan mitler yaratan eser, çağdaş yazın tarihinde silinmeyecek bir iz bırakmıştır.
Baba’nın Film Uyarlaması ve Popüler Kültürdeki Etkisine Kısa Bir Bakış
Bu dünyada herhangi bir şey kesinse, tarih bize bir şey öğretebildiyse, o da istediğin herkesi öldürebileceğindir.
En başarılı kitap uyarlamalarından biri olarak Baba, 1972 yılında vizyona girdiği günden bu yana kült filmler arasındaki yerini koruyor. Amerikan gangster epik filmi kategorisinde gösterilen film, Francis Ford Coppola’nın usta yönetmenliği ve yaratıcı sinematografisinden Marlon Brando ve Al Pacino gibi muhteşem aktörler ve günümüzde kültleşmiş film müziklerine kadar unutulmaz öğeleriyle bir başyapıt olduğunu bizlere kanıtlıyor.
Amerikalı yönetmen Coppola’nın uyruğunun İtalya’ya dayanması, belki de kitabın bu kadar başarılı bir uyarlama olmasının esas nedenlerinden biridir. Birçok uyarlama film, orijinal kitabının gölgesinde kalsa ve romandan kopması gibi nedenlerle eleştirilse de Baba, farkını ortaya koymayı layıkıyla başarmış bir film.
En zengin insan, en güçlü arkadaşlara sahip olan insandır.
Romanın bugün hala bu kadar tanınıyor olması ile filmin uyarlama olarak başarısının arasındaki bağlantı yadsınamaz. Filmde, tüm zamanlarından en iyi aktörlerinden kabul edilen Marlon Brando, Don Vito Corleone’yi, Al Pacino ise Michael Corleone’yi canlandırıyordu. Film, üç Akademi Ödülü, beş Altın Küre ve bir Grammy ödülüyle bir başyapıt olduğunu kanıtladı. Serinin ikinci filmi ise altı Akademi Ödülü ve En İyi Film Oscar’ını kazandı. Baba serisi konu ve gidişat olarak romandan fazla sapmamakla beraber belli detaylarda ondan ayrışmıştır. Romanla film birçok açıdan benzer olsa da romanın sonunun daha mutlu bir şekilde bitirilmiş olması ikisini farklı kılan temel noktaydı.
Eser, film uyarlamasının yanı sıra, Electronic Arts firması tarafından piyasaya sürülen video oyun uyarlaması ile popüler kültüre bir kanaldan daha girdi. Hatta Marlon Brando vefat etmeden kısa bir süre önce Vito Corleone’nin seslendirmesini yaptı fakat oyuncunun ölümüyle seslendirmenin devamı dublör ile yapıldı.
Yapımın, roman yerine bizzat filmden uyarlama, popüler bir kutu oyunu da mevcuttur.
Mario Puzo’nun Unutulmaz Eseri Storytel’de Keşfedilmeyi Bekliyor!
Bir polisiye roman koleksiyonu yapılacaksa kitaplığın en üst raflarında yer alması gereken Baba eseri şimdi Storytel’de! Dünya çapında üne kavuşmuş Baba eserini artık okuyabilir ve dinleyebilirsin. Ayrıca farklı kategorilerde, birbirinden kaliteli eserleri Storytel’de bulmaktan kolayı yok. İster polisiye roman özelindeki kitaplarla istersen de diğer kategorilerde yer alanlarla okuma serüvenini zenginleştirmek için Storytel arşivine dalış yap. Özgürce göz at. Şimdi dene.
Kitap TavsiyeleriOkunması Gereken KitaplarSesli Kitap