‘Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var.’ dedi. ‘Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün… Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?’

Gece Yarısı Kütüphanesi 42 dile çevrilmiş ve uluslararası alanda çok satan bir eser. Felsefeden referanslar ve alıntılarla eserin derinliğini oldukça etkili bir şekilde yansıtan yazar, Nora’nın sıradışı hikayesini kimilerine göre haddinden fazla basit ancak epey akıcı bir dille anlatıyor. Nora Seed, orta yaşlarının sonlarında, küçüklüğünden bu yana çeşitli psikolojik rahatsızlıklarla uğraşan, yaptığı seçimler sonucunda ödediği bedeller yüzünden pişmanlıklar yaşayan, intihara meyilli ve son derece depresif bir insandır. Üst üste gelen olaylar neticesinde dayanamaz hale gelir ve intihar eder. Ardından gözlerini Gece Yarısı Kütüphanesi ismiyle anılan bir yerde açar. Burası saatin her zaman 00.00.00 olduğu, zamanın durduğu, raflardaki kitapların içinde kendi ömrüyle kesişen ya da kesişmeyen paralel hayatların bulunduğu soyut bir yüzleşme mekanı, tuhaf bir araftır. Nora burada kütüphaneden sorumlu olan Bayan Elm’in rehberliğinde hayatında ıskaladığı, yüz çevirdiği, özen göstermediği seçeneklerin gerçekleştiği paralel hayatları görecek, şaşıracak, üzülecek, pişmanlık duyacaktır.
Gece Yarısı Kütüphanesi eserinde yazar şöyle söyler: ‘Her yaşam, milyonlarca seçimi ihtiva eder. Kimi büyük, kimi küçük. Fakat bir kararın yerine başka bir karar geçtiğinde bütün sonuçlar değişir…’ İşte bu noktada Nora’nın tuhaf ama okuyucuyu derinden etkileyen hikayesi başlar. Kahramanımız geçmişte yaptığı seçimlerle yüzleşebilir ve bu seçimleri sınırsız alternatiflerle yeniden yaşayabilir. Nora, bu kütüphanede yaşam ve ölümün kesiştiği noktada, sonsuz ihtimaller evreninde deneyimlerini defalarca yenileyebileceği bir evrendedir.
Kendini hiç ‘Ya o adamla evlenseydim? Ya o derse çok çalışsaydım? Ya üniversitede başka bir bölüme gitseydim? Ya o kitabı okusaydım? Ya o kişiyle tanışmasaydım?’ diye kara kara düşünürken buldun mu? Bu soruları soranlar ve benzer sorgulamalara girmiş olanlar şunu çok iyi bilirler: Geçmişte yaşadığımız ve zamanı geriye çevirmek istediğimiz anlarda, önümüzdeki sınırsız seçim olanağının karşısında açılan yolların hayatımızı şekillendireceği ihtimali dehşet verici gibi görünür. Hayatımızın dönemeçlerinde yaptığımız her seçim, diğer binlerce seçimin neticesinde evrileceğimiz kişinin öldürülmesidir. Bu gerçekle yüzleşen insan kendisine ister istemez şu soruları sorar: Ben kimim veya ben kim olabilirdim? İşte Nora bu sorularla tanışık olan okuyucu için dehşet verici bir imkana sahiptir. Sonsuzluğun ortasında tüm bu dönemeçlere geri dönebilme ve olasılıkları deneyebilme ihtimali ile hayatlarını defalarca görebilir, tartabilir, böylelikle kendi yaşamıyla derinden yüzleşebilir. Kitapta baş karakter Nora Seed, bir kitap sayesinde rock yıldızı olarak kariyer yaptığı ya da kuzey kutbunda bilimsel araştırmalar yapan biri olduğu bir sürü farklı paralel alternatif hayat görür. Hepsinde farklı süreçlerden geçmiş olan Nora’dır.
Yazar, her gün yeni bir evrene giren Nora’nın hikayesini kurgularken, bizi hayatın gerçekliğini ve geçen zamana dair bakış açımızı sorgulamaya itiyor. Geride bıraktığımız ihtimallerin bize daha iyi bir hayat sunacağını düşündüğümüzde doğan memnuniyetsizliği, pişmanlığı, çaresizliği gösteriyor. Böylece kitaptaki Nora Seed, nasıl günün sonunda umut dolu biri haline dönüşüyorsa, okurda da aynı izlenim uyandırılmaya çalışılıyor. Neticede anlıyoruz ki, aslında hayatımız, pişmanlıklarımız, hayal kırıklıklarımız ve umutlarımız arasında kendi içimize dönerek huzuru bulabileceğimiz bir deneyimler bütünüdür. Hiçbir yaşam kusursuz olamayacağı gibi, varoluşun derinliğini bulabileceğimiz ruhsal detaylar bir hayatı diğerinden üstün kılacak genellemeleri yerle bir edebilir. Matt Haig’in de dediği gibi ‘Hangi dalın gittiği yolu seçersek seçelim, yine o çürümüş ağacız. Ben hayatta çok şey olmak istedim. İstemediğim şey yoktu. Ama hayatınız çürümüşse, siz ne yaparsanız yapın, yine çürümüş kalacak. Rutubet her şeyi baştan sona çürütür.’
‘Eğer hayatımdaki en ufak bir şeyi bile farklı yapmış olsam şu an ben kim olacaktım?’ sorusunu sorup derin sorgulamalara girenlerden biriysen, Nora’nın hikayesi üzerinden zaman ve varoluş temalarına odaklanan yazar Matt Haig ile bu büyülü yolculuğa çıkmalısın. Derin ve anlamlı göndermelerle dolu eseri 2020 Goodreads Yılın En İyi Romanı seçildi.
Kitapların her biri şu an yaşıyor olabileceğin hayatlara açılan birer kapıdır. Ve her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yazma şansı sunar sana…
Matt Haig Kimdir?
Matt Haig deneysel kurgularıyla ünlü, çocuk edebiyatına da eserler veren İngiliz asıllı bir yazar. 1975 yılında Sheffield’da doğan ve Hull Üniversitesi’nde İngilizce ve Tarih eğitimi alan yazarın, hem çocuklar hem de yetişkinler için yazabilmesi, insana yaklaşımına dair bilgiler verir. Yazar, bir çocukla bir yetişkinin birbirinden kopmayacak olan bağı ve insanın dünyadaki varoluş serüveni konularını çok boyutlu şekilde ele almayı başarıyor.
Romanlarında karanlık temalara sıklıkla yer veren Haig’in, Yaşama Tutunmak İçin Nedenler isimli eseri uzun yıllar İngiltere’de en çok satan kitaplar arasında olmayı başardı. Bu kitabın başlığı aslında Gece Yarısı Kütüphanesi konusuyla yakından ilgili. Yazarın çok satan kitaplarından Noel Baba ve Ben sinemaya da uyarlanan eseri. Birçok edebiyat ödülüne layık görülen yazarın eserlerinde, insanın keder dolu yazgısında umudun ve sevginin yerini gösteren işaretler bulabilirsin.
Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi eserini Storytel‘de Sezin Akbaşoğulları’nın sesinden dinleyebilirsin.
Sezin Akbaşoğulları Kimdir?
1981 yılında Ankara’da doğan Sezin Akbaşoğulları, babasının işi nedeniyle çocukluğu yurt içi ve yurt dışında birçok şehirde geçti. Oyunculuğa olan sevdası, lise yıllarında başladı ve lise tiyatro topluluğu ile ilk oyunculuğa ilk adımını attı. Ankara Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden 2003 yılında mezun olan Akbaşoğulları, ilk olarak Beyaz Gelincik dizisi ile televizyon ekranlarında görüldü. Oyunculuğunu, Kavşak filmiyle 17. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü alarak tescilledi. Birçok sinema filmi ve dizide rol alan Sezin Akbaşoğulları, aynı zamanda tiyatroyu da unutmadı ve birçok tiyatro oyununda yer aldı. Küpeler, Kavşak, Kardelen, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, Gülizar, O… Çocukları, One Missed Call: Hayat gibi filmlerin yanı sıra, Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, Küstüm Çiçeği, Sen De Gitme, Ah Kalbim, Derdest, Eylül, Bizim Evin Halleri, Sır Gibi, Ah Neriman, Cesur ve Güzel, Racon: Ailem İçin, Beyaz Gelincik, Fi dizilerinde rol almıştır. Sezin Akbaşoğulları’nın naif ve duru okuyuşuyla Gece Yarısı Kütüphanesi’nin etkileyiciliği ve temposu bir kat daha artacak.
Kitap TavsiyeleriStorytel