Öğrencilik, keşfini bekleyen koca bir evrenin pusulasını eline alıp çıktığın bir yol ve tam da bu sebeple yaşamın en lezzetli dönemi! Bilgi ellerinde bir rehber eşliğinde şekillenirken, öğrendiğin her yeni şeyi farklı soslara batırıp merakla hepsinin tadına baktığın, yeniden ve yeniden deneyimlediğin bir şölen. Bununla beraber kendi beğenilerini edindiğin, adeta kendini yarattığın dönemin de ta kendisi!
Öğrenciysen, iştah kabartan bu evrende okunmayı bekleyen yüzlerce kitap etrafını çevrelemişken, bunca çeşitlilik bir yanıyla seni sessizce ürkütüyor olabilir. Nereden başlayacağını bir türlü bulamadığın için bir girdabın içinde kaybolmuş hissediyorsan, Storytel olarak senin için derlediğimiz kitap seçkisine göz atabilirsin.
Eğer sen de bir öğrenciysen bu kitapları okuma listene mutlaka ekle ve dilediğin zaman, dilediğin yerde Storytel’in zengin kitaplığından faydalan.
İşte, öğrencilik bitmeden okunması gereken kitaplar:
Bildiğim Bir Şey Var, O da Hiçbir Şey Bilmediğimdir – Sokrates

“Bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir” sözüyle bilinen tarihi karakter, Yunan felsefesinin kurucusu Sokrates, insanı ve insanca yaşamı konu edinen ilk filozoftur. Sokrates öğrencileriyle yüz yüze sohbet ederek öğretilerini aktarmış ve hiçbir eser kaleme almamıştır. Öğretileri öğrencileri aracılığıyla bugüne ulaşmıştır. Siyaset, ahlak, erdem gibi konularda sorular sorarak aslında bu konularda bir şey bilinemeyeceğine işaret eder. Amacı, sohbet ettiği kişilerin ağzından doğruyu bulup çıkarmaktır.
Savaşçı – Doğan Cüceloğlu

Psikoloji alanında Türkiye’nin en saygın bilim insanları arasında gösterilen Doğan Cüceloğlu, bu eserinde okurları, insanın “kendilik bilinci”ne dair yolculuğunda ona eşlik edecek, hayat savaşına daha güçlü şekilde devam etmesine yardımcı olacak bir kılavuzla buluşturuyor.
Cüceloğlu, hayatın özünü sorgularken “savaşçı”yı tanımlıyor, güçlü bir insan olmanın gerekliliklerini sanatsal bir üslupla listeliyor. Ve bu ideal varoluş yolculuğunu diyalog şeklinde ele alarak her yönüyle açıklıyor.
Don Kişot – Miguel de Cervantes Saavedra

Yeldeğirmenlerine savaş açan La Mancha’lı meşhur yaşlı şövalye Don Quijote, Miguel de Cervantes Saavedra’nın yazdığı romanın başkahramanıdır. 1605 yılında yayımlanan, İspanyol edebiyatının başyapıtı olan ve dünya klasikleri arasında yerini alan bu serüven, edebiyatta roman türünün başlangıcı kabul edilir. Yaşamının büyük bir bölümünde başarısız bir yazar olarak görülen Cervantes’in, yüzlerce yıl sonra bile saygı duyulan bu eseri, aynı zamanda başarı ve başarısızlığın tıpkı Don Kişot’un karşılaştığı yel değirmenleri ve devler gibi aldatıcı olabileceğini de gösterir.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz – Aziz Nesin

Aziz Nesin, ilk kez 1977 yılında yayımlanan romanı Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz ile 1978 yılında Madaralı Roman Ödülü’nü aldı. Yayımlanmasıyla birlikte gördüğü büyük ilgi üstüne metin oyunlaştırıldı, radyo ve şehir tiyatrolarında yıllarca sahnelenerek zamansız bir esere dönüştü. Romanın baş karakteri Yaşar, nüfus kağıdı olmadığı için yıllarca devlet tarafından yok sayılmış biridir. Ancak nüfus kağıdı çıktıktan sonra başına gelmeyen de kalmaz. Yolu hapishaneye kadar düşen ve orada türlü işler çeviren Yaşar’ın hikayesi, aynı zamanda bir toplum ve bürokrasi eleştirisi niteliğinde.
Palto – Nikolai Vasilyevich Gogol

Palto, Nikolay Vasilyeviç Gogol’un 1842 yılında yayımlanan kısa hikâyesidir. Rusya’da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf üzerinde bıraktığı etkiyi anlatan, gerçekçi bir üslupla kaleme alınan bu hikâyede, insanların çektiği sıkıntılar, yaşadıkları eşitsizlikler hikâyenin başkahramanı Akakiy Akakieviç’in yaşantısı üzerinden tüm yalınlığıyla gözler önüne serilir. Gogol dönemin Çarlık Rusyası’nda büyük tepki alsa da Palto “Gerçekçi Rus Edebiyatı”nın dönüm noktası olmuştur.
Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır – Carl Gustav Jung

20. yüzyılın en önemli filozof-psikiyatrlarından Carl Gustav Jung, Freud’dan ayrıldıktan sonra kurduğu analitik psikoloji ekolüyle bir devrim yaratmıştır. Bir ruhçözümlemecisi olarak, psikanalizin en tartışmalı ve belki de daha uzun bir dönem tartışılmaya devam edecek önermelerini ortaya atan düşünürlerdendir.
Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır, Jung’un hayatına odaklanarak onun felsefesini aktarırken, psikoloji alanındaki çalışmalarıyla sadece psikanalize değil pek çok sanat ve bilim dalına yön veren bakışı açısını anlamaya odaklanıyor.
İnsan Ne İle Yaşar – Lev Tolstoy

Tolstoy, 1885 yılında yayımlanan eserinde iyi ve kötüyü temsil eden karakterler yaratarak insanın iç dünyasını inceler ve insanın özünde iyilik olmasını temel alır. Bu kitaba adını veren “İnsan Ne İle Yaşar” adlı öyküde şu üç sorudan yola çıkar: “İnsana yön veren şey nedir?”, “İnsana ne verilmemiştir?”, “İnsan ne ile yaşar?”. Diğer öykü “Surat’daki Kahvehane”de ise her millet ve dinden insanın tanrıyı ve evreni anlamaya çalışmalarına tanıklık ederiz. “İnsana Ne Kadar Toprak Lazım” adlı öyküde hırsın ve açgözlülüğün sonunun nereye kadar gidebileceğini gösterirken, “Üç Soru” adlı öykü ise yaşadığımız anın değerini vurgular.
80 Günde Devri Alem – Jules Verne

Jules Verne’in yazdığı ve ilk kez 1872 yılında yayımlanan 80 Günde Devri Alem, tüm zamanların en sevilen macera romanlarından biri oldu. Verne, edebiyatı bilim kurguyla buluşturan bu eserinde hayal gücünün sınırlarını aşarak, “uzay yolculuğu, oksijen tüpü, denizaltı” gibi kitabın yazılış döneminde henüz icat edilmemiş pek çok buluş öngörmüş ve hikâyesinde onlara yer vermiştir. Kitabın yazılışından sonra yapılan bu icatlara onun kullandığı isimler verilmiştir. Aynı zamanda bir bilim insanı olarak da anılan Jules Verne’in kendi dönemi için yarattığı bu inanılmaz hayal gücü, bu eseri bir kült haline getirmiştir.
Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin

Latife Tekin’in ilk romanı Sevgili Arsız Ölüm 1983 yılında okurla buluştu. Köy-kent ikilemini yazıldığı dönemde rastlanmayan bir bakışla işleyen bu eser, 80’li yıllara damgasını vurmuş, gerçekle fantastiğin kıyılarında dolaşarak büyülü gerçekçilik akımı altında incelenen bir eser olmuştur.
Sevgili Arsız Ölüm, 60’lı yılların Anadolu gerçeğini ele alırken, yazarın hayatına dair izler barındırmasıyla biyografi niteliği de taşıyor.
Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf

20. yüzyılın en yenilikçi yazarlarından biri olarak kabul edilen Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sı kadın hareketi için öncü sayılan ve bugün hâlâ başucu kitabı niteliğini koruyan ataerkil zihniyete meydan okuyan bir kitaptır. “Kadınlar ve Kurgusal Yazın” üzerine kadınlara özel, iki üniversitede yaptığı konuşmaların derlemesi olan bu eserde Woolf, bugün bir ilke haline gelmiş şu öğüdü vermekte: ‘‘Eğer bir kadın yazacaksa, kendisine ait bir odası ve parası olmak zorundadır.’’ İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bir süre popülaritesi azalan Woolf’un kitapları, 1970’lerde canlanan feminist hareketiyle birlikte, yeni nesil okurlar tarafından yeniden kucaklandı. Zamansız eserleriyle 21. yüzyılın da en sevilen yazarlarından biri olmaya devam ediyor.
İyi bir okur olma yolunda çıktığın bu macerada, sana küçük bir kılavuz olacağını düşündüğümüz bu kitapların ardında, onlarla buluşmanı bekleyen ve binlerce eserden oluşan kocaman bir dünya var. Zaman ve mekân fark etmeksizin, bir kitabın cümlelerinde kaybolmak istediğinde, Storytel’in sesli kitap ve e-kitaplardan oluşan zengin arşivi hemen yanı başında, sadece mobil cihazın mesafesinde seni bekliyor.
Üstelik abone olmadan önce 14 gün ücretsiz deneme süresinden faydalanabilir ve abone olmak istediğinde %50 öğrenci indirimiyle Storytel’in eşsiz kütüphanesinin kapılarını açabilirsin.
Kitap ÖnerileriKitap TavsiyeleriOkunması Gereken KitaplarSesli KitapStorytel