Birey odaklı, bir ölçüde karamsar ve varoluşçu bir yazar olan Oğuz Atay, Türk Edebiyatı’nın en yenilikçi yazarları arasında yer alır. Başta Tutunamayanlar olmak üzere Yeni Türk Edebiyatı’na son derece etkileyici romanlar kazandıran yazar, daha önce yerli edebiyatta alışılmamış yapıtlarıyla bilinir. İnsan psikolojisini iyi tanıyan yazarın yapıtları sadece bireysel değil toplumsal sorunlarla da yakından ilişkilidir.
Storytel’de tüm kitaplarını bulabileceğin Oğuz Atay’ın birbirinden etkileyici sözlerini senin için derledik. İşte ünlü yazara ait unutulmaz söz ve aforizmalar.
Kitap okuyamamak düşüncesi beni korkutuyordu.
Her şey öğretilebilir. İyi yaşamak için neler yapmalı? Bunu bile öğretebiliriz insanlara. Çünkü iyi yaşamak da ‘bilgi’ye dayanır. Bunu da göstermeliyim sizlere. Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz. Nasıl yaşamak gerektiği de sezdirmeden öğretilebilir onlara. Hayatın yaşamaya değer olduğu öğretilebilir. Güzel sanatların da, edebiyatın da ‘büyük ve güzel şeylerin’ de var olduğunu öğrenmeli insanlarımız.
Yabancılar arasındayım. Eşya ile birlikte yaşamasını bilemiyorum.
Ben, seni görür görmez anlamıştım: bütün kaygısız görünüşünün altında, duygulu, içine kapanık bir insan olduğunu.
Ben de büyük meseleler yüzünden harcamış olmak isterdim hayatımı. Küçük dertler yüzünden yıpranıp gitmek istemezdim.
Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı.
Garip bir duygu beni korkutuyor: yaşanmayan anlatılamayan, rüyada bile görülmeyen bu gariplik nedir? Delilik mi? Yani insan aklını böyle mi kaybeder?
Hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu. Hiç bilmediği bir içkinin susuzluğu gibi bir duygu. Değişebilmek. Kendinin bile tanıyamayacağı yeni bir varlık olmak. Bütün canlıların olanca güçleriyle karşı koydukları bir değişim, bir başkalaşım. Korkutucu ve aynı zamanda çekici bir eğilim.
Önce şiirden anlamı kaldırdılar, sonra müzikte melodiyi öldürdüler. Ya resim? Çizgi çizmesini bilmeyenler hemen meşhur oluyorlar. Sanatı öldürdüler!
Senin işin bir bakıma kolaydı babacığım. Birçok şeyi yok sayarak belirli bir düzen içinde yaşadın. Sinemaya gitmedin. Hiç roman okumadın. Zeytinyağlı enginar yemedin. Yabancı ülke özlemi çekmedin. Kimseye hediye almadın. Evde kuşkonmazdan başka bitki yetiştirmedin.
İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.
Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.
Açık hava müzeleri gibi. İnsan dev gibi bir mezar taşının yanından geçiyor da, bana mısın demiyor. Büyük bir aldanış içindeyiz.
‘Nefis Muhasebesi’ uzun bir yoldu, hayat kadar uzun bir yol. İnsanın bütün bir ömür boyunca heyecan içinde yaşaması ve yaşarken de durmadan kendisiyle hesaplaşması demekti bu. Bir hocanın öğrencilerini imtihan ederken, belki öğrencilerinden bile daha heyecanlı, daha telaşlı olması demekti.
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
Korkulu bir rüya görüyorlardı. Şimdi uyanırız, şimdi uyanırız telâşı içindeydiler. Bir uyanalım, her şey gene eskisi gibi olacak, sanki bu ağırlığı hiç yaşamamışız gibi olacak.
Ne-var-ne-yok-iyilik-sağlık oynuyorum her gün.
Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi.
Ölmüş, çürümüş, soluk, yarısı kaybolmuş hayalleri; kenarları sararmış, eksik, kopuk, silik, dağılmış, iplerle tutturulmuş hatıraları; dosyaların, rafların, hafızaların köşesinde kalmış yaşantıları bulup çıkarmalıyım: tozlarını silkelemeliyim.
Kendine karşı bile hoşgörüsü yoktu. Hoşgörünün olmadığı yerde de ben yoktum.
Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün.
Okuma yazma bilmeyenler ülkesini yazılarla doldurdun. Şimdi hayat sellerinin ortasında kendi ıssızlığının çölünde yaşıyorsun. Kendi kendine oynadığın oyunlarla avunmaya çalışıyorsun.
Fakat erkekler de ne kadar kaba ve anlayışsızdır. Kadınlar da öyledir. Erkekler de öyledir. Kadınlar da öyledir. Sonu yok bu gidişin…
Seni seviyorum. Çünkü başka çarem yok.
Oysa, kitaplardan söz ederken sesin ne kadar farklıydı.
Yeteneklerimi, sevgisizlik yüzünden boşuna harcamıştım: Resim yapmayı becerebildiğim halde, resmini yaptığım şeyi bir türlü sevemediğim için, resimler biçimsiz olmuştu, yarım kalmıştı. Tabiatı sevdiğimi göstermek için, medeniyetten kaçan insanların görünüşüne bürünebilmek için, bu Allah’ın belası ıssız yerde bahçeli bir ev tutmuştum; fakat bahçeyi otlar sarmıştı. Hiçbir ağaç çiçek filan yetiştirememiştim buraya geldiğimden beri.
İnsan bazı olayları yaşamanın heyecanını kaybedince, aynı olayları tekrar yaşarken daha ustalaşıyor, yaşamanın akışına kapıldığı gibi daha üstün bir yaratıkmış gibi görünüyor başkalarına. Oysa duyarlılık bitmiş.
Kendimi tutmasını bilmezdim. Bu yüzden de çok kaybederdim.
Bir gün öncesine korkak bir bezirgânlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız?
Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan böceklerden filân bir yerden sevmeye başlamış mıydım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi.
Eski hocalara dünyanın değişmekte olduğunu, öğrencinin başarısızlığından biraz da kendilerini sorumlu tutmak gerektiğini anlatabilmek kolay değildi. Onlara düzen değişikliğinden filan bahsetmek mümkün müydü?
Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım. Herkes istediği kadar konuşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur.
‘Ne zaman vaktin var?’ dedi. Her zaman. Ona bu sözü söylemedim tabii. Her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz. ‘Yarın’ dedim, ‘Hemen’ diyeceğime ve bu sözümden, daha söylerken pişmanlık duydum.
Karlı bir günde, karısının ısrarlarına rağmen derse gitmiş ve vasıta bulamadığı için okula kadar yürümek zorunda kalmıştı. Onu yollamak istemeyen Jale Hanım’a ,”Bu iş şakaya gelmez,” demişti, “Bir mühendisi iyi yetiştirmezsek, sonra felâketlerle karşılaşırız; yapılar çöker, şakası yok bunun.”
Her şeyi zaman bu duruma getirdi. Aslında zamanda korkuyordum; günlerin birbirine benzemesini bu yüzden istiyordum. Bu nedenle yaşamıyordum, değişiklik istemiyordum. Beni zaman mahvetti albayım.
Yarım kalmış, gerçekleştirilememiş hayallerimin hüznünü yaşıyordum.
Biz geri kalmış bir ülke değiliz, fakir düşmüş bir soyluya benzetilebiliriz ancak.
İnsanlarımız, bazı madenler gibi çabuk ısınır ve çabuk soğurlar.
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun?
Neden yalnızlıktan şikâyetçidir ki insan. Ne yani, mutlu olması için bir sevgiliye mi muhtaçtır her zaman.
Bir gün beni fark ettiğinde, beni fark etmenin artık benim için fark etmeyeceğini fark edeceksin.
Herkes hafızasından, hafızasının zayıf olduğundan kolaylıkla şikâyet eder, fakat asla zekâsından yakınmaz. Bilmez ki hafıza, zekânın bir unsurudur.
Pencere açacaktık albayım, hava alacaktık. Beni aldattınız. Karanlık ruhumla baş başa bırakıp gittiniz.
Büyük bir acı, belki bir aşk, belki de çok başka bir sarsıntı sonucu insan kendini önemli bir kararın öncesinde; belirsiz de olsa yaklaşan bir değişimin huzursuzluğu içinde bulabilir.
Hep böyle yapıyorsunuz. Hep, daha önce yapmıştık, daha önce yaşamıştık diyorsunuz. Aklımı karıştırıyorsunuz. Uyumak istiyorum, daha önce uyumuştun diyorsunuz. Her şey daha önce olmuş.
İki tarafın da karşılıklı konuşabileceği bir ortamı yaratmak ne polisin işi ne de politikacının. Bu bizim işimizdir arkadaşlar.
İnsanın geliştiği filan yok. Yalnız kusurlarına alışıyor, o kadar.
Oğuz Atay’ın Tüm Kitapları Storytel’de
Üstkurmaca yazımını Türk edebiyatında başarıyla temsil eden bir postmodern yazar olan Oğuz Atay’ın eserlerini Storytel’de bulabilirsin. Tutunamayanlar’dan Bir Bilim Adamının Romanı’na yazarın eserlerini sesli kitap olarak dinleyebilir ve Oğuz Atay’ın dünyasında gezintilere çıkabilirsin. Storytel abonelik seçeneklerini değerlendirerek Oğuz Atay ve dinlemek istediğin tüm yazarların eserleriyle hemen tanışabilirsin.
Kitap ÖnerileriRomanStorytel