Simyacı Storytel’de

Dünya edebiyatının en seçkin örneklerinden biri olan Paulo Coelho imzalı Simyacı romanı, gördüğü gizemli rüyanın etkisiyle İspanya’dan Mısır’a doğru yola çıkan Endülüslü Santiago’nun macera dolu hikâyesini anlatır. 

Bizim burada, yalnızca çobanlar başka yerleri görebilirler. Öyleyse, ben de çoban olacağım. Bunun üzerine baba hiçbir şey söylemedi. Ertesi gün, içinde üç eski İspanyol altın lirası bulunan bir kese verdi oğluna. Bunları bir gün tarlada bulmuştum. Rahipliğe kabul edilme töreninde kiliseye vermeyi düşünüyordum. Git, kendine bir sürü al ve en iyisinin bizim şatomuz, en güzel kadınların da bizim kadınlarımız olduğunu öğreninceye kadar dünyayı dolaş.

16 yaşına kadar papaz okulunda öğrenim gören Santiago yoksul bir gençtir. Dünyayı tanıyıp kendini keşfetme arzusu ağır bastığından, din adamı olmak yerine, çobanlık yapmaya karar verir. Gezdirdiği koyun sürüsüyle tüm Endülüs’ü dolaşan Santiago, gördüğü rüyaların da etkisiyle Mısır Piramitleri’ne doğru bir yolculuk başlatır. 

Delikanlı, çölün sessiz enginliğini, hayvanların yürürken kaldırdıkları kumu seyretmeye koyuldu. Herkesin kendine göre bir öğrenme tarzı var, diye tekrarlıyordu kendi kendine. Onun öğrenme tarzı, benim öğrenme tarzım değil; benim öğrenme tarzım, onun tarzı değil. Ama o da, ben de kendi Kişisel Menkıbemizi arıyoruz; bu yüzden ona saygı duyuyorum.

Rüyasında ona, Mısır’da bir hazine bulacağı söylenmiştir. Hem rüyada vadedilen hazineyi hem de kişisel menkıbesini bulmak için yollara düşen Santiago, seyahati sırasında dünyaya bakışını değiştirecek birçok olay yaşar. 

Önce hayatın gizemlerini öğrenme karşılığında koyunlarının onda birini verdiği Şalem kralıyla, daha sonra da falcı bir kadınla tanışır. Seyahati sırasında parasını çaldırdığı için bir yıl kadar bir billuriyecide kristal satarak para biriktirir. Tekrar Mısır’a doğru harekete geçtiğinde Simyacı’yı aramak için çabalayan İngiliz bir gezginle karşılaşır. Hem aşkı hem de hayatın gizemli yanlarını keşfettiği bu macera, onu nihayet hazinesine ulaştırdığında ise evrenin bir ruhu olduğunu ve bu ruhu anlayan kimsenin nesnelerin dilini anlayacağını öğrenir. 

42 ülkede yayımlanıp tam 26 dile çevrilen, felsefi derinliği ve masalsı diliyle her bir satırında derin anlamlar bulacağınız Simyacı romanının ilgi çekici alıntılarını senin için derledik. Storytel’de sesli olarak dinleyebileceğin Simyacı’nın birbirinden etkili alıntılarına göz gezdirmek için yazının devamını okuyabilirsin. 

Simyacı Romanından Alıntılar

Basit şeyler, en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilirler bunları.

İyi ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır. Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez. Tıpkı şu, düşleri gerçeğe dönüştürmeyi beceremediği halde düş yorumculuğuna kalkışan cadı gibi. 

Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren iş birliği yapar, demişti yaşlı kral. Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren iş birliği yapar, demişti yaşlı kral. 

Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.

İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.

Hayatın bu döneminde, her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediği şeylerin olmasını istemekten korkmaz. Ama zaman geçtikçe, gizemli bir güç, Kişisel Menkıbe’nin gerçekleştirilmesinin olanaksız olduğunu kanıtlamaya başlar.

Dünyanın Ruhu insanların mutluluğuyla beslenir. Ya da mutsuzluklarıyla, arzuyla, kıskançlıkla. Kendi Kişisel Menkıbesini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için iş birliği yapar.

İnsanlar yaşama nedenlerini pek çabuk öğreniyorlar, dedi yaşlı adam, gözlerinde beliren acıyla. Belki de gene aynı nedenle hemen pes ediyorlar. Ama, dünyanın hali böyle işte.

Henüz sahip olmadığın bir şeyi vaat ederek gidecek olursan, onu ele geçirme arzusunu yitirirsin.

Her şeyin bir ve tek şey olduğunu asla unutma. Simgelerin dilini unutma. Ve özellikle, Kişisel Menkıbe’nin sonuna kadar gitmeyi unutma.

Ben de herkes gibiyim. Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.

Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.

Ama koyunlar çok önemli başka bir şey öğretmişlerdi: Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır ve kendisi, dükkânı geliştirirken bu dilden yararlanmıştır. Bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir. 

Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren iş birliği yapar, demişti yaşlı kral.

Hayatta, her şey işarettir, dedi İngiliz, okumakta olduğu dergiyi kapatarak. Evren, herkesin anlayacağı bir dilde var olmuştur, ama insanlar unutmuştur bu dili. Birçok şeyle birlikte bu Evrensel Dil’i arıyorum ben. Bu yüzden buradayım. Çünkü bu Evrensel Dil’i bilen birini bulmam gerekiyor. Bir Simyacı.

İnsan, hayaline yaklaştıkça, Kişisel Menkıbe daha çok gerçek yaşama nedeni oluyor, diye düşündü delikanlı.

 Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir. 

İster hayatımız, ister ekin tarlalarımız olsun, sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. Ama hayat hikâyemiz ile dünya tarihinin aynı El tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman, bunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider.

Her şeyi temel kural yönlendiriyor, dedi. Buna simyada Evrenin Ruhu adı verilir. Bütün kalbimizle bir şey istediğimiz zaman, Evrenin Ruhu’na daha yakın oluruz. Olumlu bir güçtür.

Toprağın altında ve üzerinde bulunan her şey durmadan değişir, çünkü toprak canlıdır ve bir ruhu vardır. Bizler bu Ruh’un birer parçasıyız ve onun bizim yararımıza çalıştığını çok az biliriz.

Çölde ilerleyen kervanı gözlemledim, dedi sonunda. Kervan ve çöl, aynı dili konuşuyorlar; çöl, kervanın ilerlemesine bu nedenle izin veriyor. Kendisiyle kusursuz bir eşuyum içinde olup olmadığını anlamak için, kervanın her adımını hissediyor; ve durum böyleyse kervan, vahaya ulaşacaktır. Ama, içimizden biri ne kadar cesur olursa olsun, bu dili anlamayacak olsaydı, daha ilk gün ölürdü.

Herkesin kurşunu altına dönüştürmeye kalkıştığını düşünün biraz. Bir süre sonra altının hiçbir değeri kalmazdı. 

Kötülük, dedi Simyacı, insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır. 

Bulduğun şey, saf maddeden yapılmışsa hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya bir gün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile, yaşamış olmanın zahmetine değer.

İnsanların çoğu dünyayı korkutucu bir şey olarak görüyorlar ve yalnızca bu nedenden dolayı da dünya gerçekten korkutucu bir şey oluyor. O zaman biz yürekler, giderek daha alçak sesle konuşmaya başlıyoruz ama asla susmuyoruz. Ve sözlerimizin duyulmaması için dilekte bulunuyoruz: Kendilerine çizmiş olduğumuz yolu izlemedikleri için insanların acı çekmelerini istemiyoruz. 

Delikanlı ülkesinde söylenen eski bir atasözünü anımsadı: En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.

Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki, neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.

Dünya KlasikleriRomanStorytel

İlgini Çekebilir

Saatleri Ayarlama Enstitüsü Alıntıları

10/10/2023

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş sırasında yaşanan toplumsal değişimi en güzel anlatan romanlardan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Türk edebiyatına kazandırdığı en önemli eserlerden. Tüm romanlarını bir toplum bilimci gibi kaleme alan Tanpınar bu ölümsüz eserinde […]

Çantamdan Fil Çıktı Storytel’de

10/10/2023

Elbette Satürn ‘de bir hastanede tedavi olmayı tercih edebilirdi. Çantasından bir gezegen çıkabilirdi. O gezegene giderken çantasından uzay korsanları çıkabilirdi. Ya da okyanusun derinliklerinde tam teşekküllü bir Denizaltı Hastanesine gidebilirdi. Mert Arık’ın özgün bir üslupla […]

2020’de En Çok Dinlenen Storytel Kitapları

20/01/2021

Storytel kütüphanesine eklenen binlerce sesli kitap ve e-kitap arasından 2020’de en çok dinlenen Storytel kitapları hangileri merak ediyor musun? Listede belki başucu kitaplarınla karşılaşacaksın, belki de henüz adını duymadıklarınla ya da duyup da okuma, dinleme […]

Türkiye’ye Polisiyeyi Sevdiren Ahmet Ümit Dinleyebileceğin 21 Kitabıyla Storytel’de

30/01/2021

Türkiye’de polisiye denince akla önce Ahmet Ümit gelir; tıpkı dünya edebiyatında polisiye denince akla ilk gelen ismin Agatha Christie olması gibi. Geniş bir okur kitlesine sahip Ümit’in kitaplarının bu kadar ilgi görmesinin en büyük sebebi […]

Bu Kış İçini Isıtacak Aşk Kitapları

31/01/2021

Kış mevsimi gelmişken battaniyelerin içine gömülüp sıcacık bir çay, kahve ya da çikolata ile kitabını alıp keyif yapmaya ne dersin? Peki aşk kitapları sever misin? Soğuk günler başlayınca çoğu zaman sevdiklerimizden, sosyal hayatımızdan uzaklaşıp evimizde kalmayı […]

Yorumlar

Yorum Yazın

Storytel'i Şimdi Dene